2 Ekim 2019 Çarşamba

Nereliyim?


Güne her zamankinden erken başladım.
Karşıya geçmem gerekiyordu, arabayı Kadıköy'e bırakıp vapurla geçmişim iyi ki. Hem trafik derdinden kurtuldum hem de vapur yolculuğu iyi geldi. Deniz, sabah serinliği, gözümü alan güneş... öyle keyifliydi ki... Bu keyifle düşünceler arasında dolaşmak başka oluyor.
Sabah arabada dinlediğim radyoda "Nerelisiniz?" diyordu.
Nereliydim ben?
Ankara/ Polatlı doğumluyum ama ne Polatlı'yı bilirim ne Ankara'yı. Gitmişliğim var ama birkaç kez gitmekle oralı olunmaz ki...
Altı yaşımda Bursa'ya taşınmışız. Gölyazı'ya. Orada öğretmendi annem, babam. Bursa'yı da çok bilemedim ben çünkü çocuk şuuru/şuursuzluğu ile geçen sekiz yılın ardından Kütahya Anadolu Öğretmen Lisesini kazandım. Hayır Anadolu Lisesi değil, Anadolu Öğretmen Lisesi. Ne fark eder derseniz çok fark var. Eğitim bilimleri dersleri gördük biz diğer liselerden farklı olarak. Hoş şimdi ne o dersler var ne de öğretmen liseleri. Kendimi ait hissetmeye çok yakındım okuluma ama hiç oralı olmadığım tek yer Kütahya'dır. Çok insan tanıdım, çoook insan sevdim ve hayatımın en önemli noktalarına taşıdım o insanları Kütahya'da ama hiç oralı olamadım. Yatılı okulun gri duvarları, Kütahya'nın ayazı engeldi belki oraya ait olmama.
Sonra İstanbul...
Aşık olunan, aşıklara şahit, aşkın ta kendisi olan şehir... 1999 yazında gelip de gördüm ya Kadıköy meydanında yürüdüm ya yattım, kalktım üniversitede burayı kazanayım, diye dua ettim. "Hayırlısı olsun." dediler bana hep. "Hakkımda hayırlısı İstanbul olsun. " dedim. Kaderim İstanbul'a /İstanbul'da yazılsın istedim. Allah gönlüme göre verdi. dört yıllık açık cezaevim Kütahya sonrası özgürlükler şehri, özgür şehir İsatanbul'a transfer oldum. Üniversite beş yıl ve sonrası... hâlâ İstanbul.
Burada kendimi bulduğumu düşünüyorum. Bu şehir öyle bir şehir ki şeytana pabucunu ters giydirir. Ya yönünü kaybeder kaybolursun ya da sen, sen olduğunu kavrar, oturursun.
O yıllarda bana nerelisin diye sorduklarında "İstanbulluyum." derdim.
İstanbul'um derdim. Çünkü İstanbul da benim gibi çok şehirliydi, kalabalıktı, karmaşıktı, rengarenk, eğlenceli ve bir o kadar da hüzünlüydü. Ama en çok yalnızdı. İstanbul'dum ben, teşbihte hata var mıydı? Varsa da umrumda mıydı?
Son beş yıldır ise İstanbul'a da ait hissetmiyorum.
Nüfusum Eskişehir'e kayıtlıydı evlenene kadar; Eskişehir'i de bilmem ki ben. Akraba ziyaretleri dışında sokaklarında kaybolmuşluğum, atmosferinde yorulmuşluğum, yoğrulmuşluğum yok mesela.
Evlendim, bu kez kütüğüm Ankara'nın hiç bilmediğim bir köşesine uçtu. Orayı  ne gördüm ne de oraya gittim.
Vapurdan indim, karşıda işlerimi hallettim, Kadıköy' dönüp arabamı aldım, eve geldim.
Çoktan unuttum nihayete erdiremediğim "Nereliyim?" düşüncesini.
Ben hiçbir yerliyim epeydir. Peki siz nerelisiniz, hiç düşündünüz mü?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

en çok okunan

Günyüzü

 Kütüğüne kayıtlıların  kalp sızıları ilee ters orantılıdır  adı Günyüzü'nün.  Boz, buruk, yorgun taşlarını kırıp Yeni betonlar diktiler...