5 Aralık 2023 Salı

KOŞ

 Uyandın ya

Aç pencereni!

Güneşi solu iliklerine kadar.

Rüzgarı em iliklerine tüm benliğinle

Kavur, kavrul tınısıyla

Her gün başlayan hayatın.


Uyandın ya 

Koş dışarı!

Kelebek kanatlarıyla uçamasan da

yumuşak adımlarla tanı hayatı


24 Kasım 2023 Cuma

Hey Gidi


  Hey gidi hey... 

Eski mahallemizden geçip aylar yıllar sonra eskiden müdavimi olduğumuz yerlerde dolaşınca ve tesadufi olarak eski bir mail hesabımdaki fotoğraflarla karşılaşınca çok başka yerlere gittim bu aksam.

 Onca yılı başkası yaşamış, onca insanı başkası sığdırmış yüreğine sanki.

 Son yıllarda öyle kalabalık ama öyle tek hissediyorum ki size anlatamam. Şu iskele kadar uzağım... kime mi? Sana, ona, buna, bazen bana... başkası gibiyim. Özlüyorum itiraf edeyim. Kimi mi? Seni, onu, bunu, bazen beni... subaşında duran kediyi, güneşi... şairi, şiiri, arıza yı.. LA yı, sonra diyorum ki kendime : Çok ağır geliyordu, böylesi daha iyi oldu. Ne mi ağır geliyordu? Sen, o, bu, ben... dizeler, satırlar, yanılsamalar, üç noktalar, parantez içleri.... satır sonuna sığmayan sözcükler, "büyük harfle başlaman gerek" zorunluluğu, yazar ve yazdıkları, sahneleyenler, sahnenin karşısındakiler... oyunun sonuna kadar kimsenin patlayacağını bilmediği kırmızı balon... ön sırada uyuklayan amca, yanında gözyaşlarına hakim olamayan teyze... sahneye  çıkıp da seyirci yokmuş gibi şarkı söyleyen Teoman, konser alanında ordan oraya koşturan koştururken ayağının altındaki papatyaları  görmeyen Süperman, Moda sahili, dalga kıran, Her konserine gittiğimiz Feridun. Telefonun çağrısındaki The Wall... üniversitenin spor salonunda kendisini ilk defa dinleyenlere şarkı söyleyen Tual... dans seçmelerinde hak etmediği halde ekibe seçilen o uzun boylu kız. Sarapların yanındaki çekirdek, Mujganin kucağındaki  kova... yer sofrasında yenilen biber dolması, kapı çalındığında karşımda duran iğde ve çilek... pembe panter... 

Bahar festivalleri, konserler, tiyatrolar, Kalamış.... deneme bilim merkezi... Maltepe karakoluna bakan gökyüzü... 

Dedim ya geçmişe yolculuk yaptım bu gece... o yüzden sanırım uykum kaçtı yoksa içtiğim filtre kahvenin etkisi mi bu? 

Hepsini nasıl da hatırladım ki... niye hatırladım ki... yine ağır geldiler.

25 Ekim 2023 Çarşamba

Susuz/D-L/uk

Bitmesi gerekti...

Bitti.

Ardına bakmaya cesareti var mıydı,

baksa kalır mıydı?

Bilmiyorum. 

Ama bildiğim tek şey

suyu çekilmiş bir nehirden arta kalan

derin çatlaklardık topraktaki.

Durgun, kabullenmiş, tüketmiş

 (tüketirken tükenmiş)

Yan yana ama ayrı...

yaralarımız derindi 

kırmızı, sancılı, tükenmez.

Birbirinden farklı kıvrımları vardı yara izlerimizin

ve...

Gitmesi gerekti.

Gitti.


12 Ekim 2023 Perşembe

Hayalî


Allı morlu hayaller satarım 

Siz şehrin kaosunda kaybolmuşlara...

Kiminiz hiç fark etmez sergimdekileri 

Kiminiz de dalar gider ufuklara. 


İçi boş, sahte 

mutluluklar vaat etmem size.

Asılsız yalanlara hiç meyletmem 

Deniz aşırı memleketlerin 

Sonsuz mavilikleri var derim, 

Adı sizde, tadı dilinizde 

Hayallerim var benim, 


Allı morlu hayaller satarım. 

Siz kendi labirentlerinde 

Oradan oraya savrulanlara...

Kiminiz fark etmez elindekileri

Kiminiz her şeyini verir elimdekilere.

1 Ağustos 2023 Salı

Tatlı Rüyalar Sevgilim


Geceye bir sır verdim
Rüzgar dindi birden
Kuşlar lal kesildi
Ay tabak gibi parladı gökyüzünde

Öyle herkesten de gizli değil ha...
Bir sen bilmiyordun.
Yahut bilmezden geliyordun.
Yoksa cümle alemin dilinde.

Ne gece sakladı sırrımı
ne elalem sustu
ne sen duydun!  

Varsın, dolunay olsun bu gece sırrım
Yankılansın yeryüzünde
Şavkı düşsün yine dilden dile...
Ben bir hayale sığınırım
Yokluğunla ısınırım

Sen mışıl mışıl uyu.                                                                                                Melekler su içsin rüyalarından


31 Temmuz 2023 Pazartesi

Düşünmüyorum

- Nur içinde yatsın,

 bir nefeste öldü bitti hayallerimiz. 

Ardından kötü de konuşmak olmaz şimdi ama

gerçekleşmeyeceği de çok belliydi.

-Ne diyorsun  sen yahu? Kafan mı güzel?

-Yoo dünya dönüyor dedim,
 Bir yudum ister misin?

- Yanında içecek kadar tanımıyorum seni.

- Yeteri kadar tanıyınca ederi kadar mı hayal kurabiliyorsun?

- Hayal kurmam ben.

- Nasıl ya!! Nefes almadan nasıl yaşıyorsun?

- Çok düşünmüyorum.

26 Temmuz 2023 Çarşamba

Vişne

 Ne zaman

      biraz vişne yesem

Çocukluğumun 

      ağzı kamaşır. 

Huzur dolar içime.

Gözlerimi kapatır 

Hayatın içinde koşmaya başlarım.

Önümde kuzenim,

Ellerimiz yapış yapış vişne.

Yakalanan ebe!!

Üstümüz başımız kıpkırmızı

Annelerimiz görse öldürecek 🥰

Aklımız hâlâ daldaki vişnede.

İkiz vişneleri koparıp küpe diye takarız.

Birkaçını ezip oje yaparız,

Kuruyunca vişne ojelerimiz

Afiyetle tadına bakarız.

Gülüşlerimiz yükseldikçe 

Gülümser anneannem ve seslenir uzaktan 

-çok yemeyin karnınız ağrır.

İlahi anneanne böyle lezzetli oyunlar

Hiç karın mı ağrıtır?


 


24 Temmuz 2023 Pazartesi

Ağır

 Kimse bilmez de

             sormaz da...

               Yüreğin neden ağır.


Çığlıkların içine içine akar.

           Hoş bağır bağır bağırsan da 

Dünya duymaz,

Dünya sağır.


Duyanlar da döner arkasını gider.

                 Gece sana kalır,

                  Hüzün sana kalır,

                  Dertler sana kalır.


Yollara düşsen geçer sanırsın

               Yollar peşine dolanır 

Yine sen aynı

Yine yaşananlar ağır.


22 Temmuz 2023 Cumartesi

Sevişmenin Kayboluşu

 Edinmek,

         didinmek,

                  didişmek

                                derken 

Ne yazık 

             sevişmeyi unuttu insanoğlu.


Sevmenin işteş çatılı hali:

sevişmek!

           şimdilerde dakikalarda sıkıştı.    

             kalplerden uzaklaştı.


Önce edilgen

              Sonra yalan oldu.


            



14 Temmuz 2023 Cuma

Aydaki biri


- Anne, ayın içinde biri var.
               dedi küçük çocuk.

Anne gülümsedi:
- Kim varmış bakayım. 

Ve 
Baktı aya doğru ama görmedi bir şey.
Sustu utanarak.
Çocuğun da hayalleri sönsün istemedi. 
Gördüm de diyemedi.

                                    Damla

7 Temmuz 2023 Cuma

Anonim huzur


Kalemi büzüşesi bir şairin

çok anlamlı dizelerinin 

pek anlaşılmayan dizesi; 

Mısra-i berceste olmayı beklerken 

Gözden kaçmış,

 kıymet verilmemiş 

müstakil bir dizeye

evrilmiş.


Gel zaman, git zaman

Gün ışığı yıllar içinde 

tamamen unutulmuş o şiirlerin 

 sözcüklerinin üzerine devrilmiş.


Dilden dile, ilden ile uzanan şiirleri 

herkes pek sevmiş. 

Dizeler evrilmiş, çevrilmiş 

Herkesçe sahiplenilmiş


Gel gör ki kimse dizelerin gerçek şairini bilmezmiş, 

 işin kötüsü merak da etmezmiş.

 Ama önceleri buna çok içerleyen 

kalemi büzüşesi

 yüreği yücelesi şair

artık bunu dert etmezmiş.


Damla - 6 Temmuz 2023



6 Temmuz 2023 Perşembe

Oğuz ve Atay'ın 1. Yaş gününe

 Bir minik kalp atışı dinlemek için doktora gittiğimde iki minik ama dev kalbin şarkısını duydum ve o gün başladı benim “duble anneliğim”. Sizi kucağıma alıp kokladığım ilk gün (16 Mayıs 2014)

 “Daha önce hiç nefes almamışım ben.” dedim. 

Meraklı, ürkek bakışlarınız ile bana baktığınızda gözyaşlarının aşırı mutluluktan da akabileceğini öğrendim. 

Minik parmaklarınız ile elimi sımsıkı tuttuğunuzda fark ettim ki ben artık rüzgârda savrulan bir yaprak değil, köklerini toprağa sizin için salmış bir çınarım. 

Uykusuz kaldım gecelerce (ki hâlâ kalıyorum) ama işe geldiğim andan itibaren özlediğim şey yatağım değil artık sizin beni bekleyen çığlıklarınız. 

 Çok şey öğrendim sizle.

 Yoğurt yapmayı, sağlıklı beslenmeyi, pratik olmayı, çözüm odaklı olmayı, daha sabırlı olmayı, birinin uyurken de özlenebileceğini, Demet Akalın dinlemeyi... 

Bilmediğim çok şey olduğunu da öğrendim.

Minicik şeylerin insanı nasıl mutlu edebileceğini de bilmiyordum. 
Siz ağzınızı açıyordunuz sadece ve 
biz “Gülüyorlar!” diye mutlu oluyorduk.
Kahkalarınızı duyduğumda yüreğime dolan mutluluğu tarif bile edemem.
 “Oturdular, kıpırdadılar, sanırım emekleyecekler, yuvarlanıyor bizimkiler, sürünmeye başladılar, bu çocuklar yürümeyecek mi(henüz 6 aylıksınız), emeklediler…”
 Her anınızda, her yaptığınızda heyecanlanıyorum. Ve siz yürümeye çok yakınsınız. Yürüdüğünüzde ne yapacağım, nasıl yetişeceğim peşinizden…

Sadece bakıyordunuz önceleri ve kokuma sarılıyordunuz. Sonra görmeye başladınız, sonra özlemeye, sonra aramaya… artık iyice zor olmaya başladı sizden ayrılmak. 
De.. de… de, çıktı Oğuz’un ağzından ilk; 
Atay’ınsa babb.. bab. ba.. 
Nannanneeeeee dediniz anneanneniz koştu her anınıza. Sonra garga dediniz. Anne demediniz de garga dediniz diye ne üzüldüm. 
Sonra bilinçli ilk ann- neee… Ben yine ağladım. 
Zaten sulugözlüyümdür ama siz hayatıma girdiğiniz andan itibaren her şeye dolar oldu gözlerim.
 Tüm bunları yazarken bile burnumun direği sızlamaya başladı.
Uzun lafın kısası benim biricik ikizlerim, aşkımın meyveleri, canlarım, iyi ki doğmuşsunuz. 
İyi ki doğurmuşum sizi. 
Bugün sevdiklerimizle sizin ilk yaşınızı kutladık.
 Her şey harikaydı. Çok güzel vakit geçirdik. Siz de çok keyifliydiniz kucaktan kucağa dolaşırken, her gittiğiniz kucakta gülücükler saçtınız.
 Sizi seven herkese teşekkürlerinizi ilettiniz böylece ve öpücükler yolladınız fotoğraflarda. Arada size verilen poğaça, kek ve börekleri de hiç geri çevirmediniz tabi. Pastanız enfesti; siz de yediniz gözümden kaçmadı. 
Bir dahaki doğum gününe kadar yok haberiniz olsun.
Benim minnoşlarım.
 Ben yıllardır temize çekmeye çalıştığım tüm defterlerimi sizi beklemeye başladığım gün kapattım 
ve sizin için sizlerle ve tabiki canım kocam, babanızla yepyeni bir öyküye başladım. 
Sizi çok seviyorum. 

18 Mayıs 2015
Damla Güler Öztürk 

26 Haziran 2023 Pazartesi

Öz /gür/ leşmek

 Bekledikçe 

          /yeryüzünde /

                  kök salmak yerine...

Gökyüzüne 

           uzanıyor 

                       umutlarım.

Öz 

       / gür/ 

               - le - şi - yo- rum.


Alabildiğince maviiii!

               Olabildiğince sonsuz.




24 Haziran 2023 Cumartesi

ESKİ / YENİ -den

Bir beden küçük gelen 

hayatının ortasında debelenirken

hayallerinin ağırlığını 

yüreğinde hissederdi.


Dili tutulmuş kedilerin 

yabanıl hüznüyle 

güne başlar 

güneş gökyüzüne uzanmadan

yüreğinde çoktan tükenirdi.


Ama bir gün 

ama o gün...


Kadıköy'ün kalabalık sokaklarında 

yalnızlığıyla dolaşırken 

Birden...

Onu gördü.


Geçmişin, gençmişliğin 

renkli yıllarında kaybettiği 

kalp atışlarını duydu.

Aldatılmışlığın,

aldanmışlığın 

Sancılarını unuttu.


Ve bir anda,

Ve o anda... 


Güneş mavi gökyüzünde

Yeniden...


1 Haziran 2023 Perşembe

AYRILIŞ

 ... 
Uğultu.
Kalkış öncesi.

AŞTİ'de 21 nolu peron
Otobüs önü 

Adam
Kadın
Diğer yolcular.

Kadının gözleri ela, 
Kadının gözlerinde yaş.
Adam rahat
Adam esmer.
Bavul yok.
Vakit yok.
Aşk yok.
Kocaman bir hüzün 
tam ortada duruyor.
Veda yok.
Öpüş yok.
Hareket vakti.
1 Haziran 2023


9 Nisan 2023 Pazar

Kaçış

 Kırgınlıklarım

 içime içime büyüdükçe 

Uzaklaşıyorum sizden.


Siz kendinizi bilmedikçe 

Soğuyorum sizden.


Duvarlar örüyorum, 

görünmez...


Çığlıklar atıyorum,

duyulmaz...


Yedek parçası/parçacı 

oldugum

 hayatlardan

kaçıyorum.


Nedeni, nasılı

hesabı sorulmaz...


1 Nisan 2023 Cumartesi

Her gün aslında dündü

 Uzun lafın kısası 

Önüm derya deniz 

Ardım karanlık zifiri...

Bir adım atsam diyorum

Korkularım önümü alıyor.

Zamana yenik düşmüş

 ürkek adımlarım 

Denize koşmak isterken  

Rutini bozulmuşlara özgü 

bir huzur/suzluk

peyda oluyor içimde.

Dilimde özgürlük naraları...

"Acaba?"lar derinlerde.

Mevsim yaz

Günler uzun ama 

çabucak geciveriyor da

Şu geceler yok mu!!

El ayak çekilip

Yıldızlar dile geldiğinde 

tutuyor yine başım.

Eskiden MİGREN derdim

Meğer düşünmekmiş 

tek derdim.

Gün doğana kadar kaç tilki dolanıyor kafamda?

Kaçı bugünden???

Hepsi??

Hiçbiri??

Geçmişin Aman yiyicileri gerçek olsa.

Ne mi oldu?

Yine bir kadeh yıldız içtim

başım döndü.

Fark ettim ki 

Her gün aslında dündü.





21 Mart 2023 Salı

Keşke

Yanan günün ardından 

Şarap serinletir miydi ruhları?

Yoksa yangınları körükleyen 

bakışların mıydı? 


Oysa iki kadeh daha

Yıldız içmeseydim

Bu gece 

Sana yazmazdım.


çünkü adını bilmiyor 

Yıldızlar haricinde kimse...


Gece,

Yıldızlar,

Ben.

Bende ta derinlerde bir sen...


Ben yıldız içmeseydim 

Şarap serinletmeseydi geceyi

Kimse bilmeyecekti.

Sen de...


Keşke sadece

şarap içseydim

Ve yıldızlar yağsaydı 

Yüreğime...






14 Mart 2023 Salı

Sayıklamalarım -I-

 Her şey çok farklı olsaydı

aynı bedende farklı seçimler, hayatlar ...

yahut

farklı kılıflara koyabilseydim hayallerimi de

tam yerine rast gelip otursaydı "cuk" diye.


(ama KEŞKEli cümleler kurmanın anlamı yok

gerçekler değişemeyecek kadar ortada...

ve değiştirilemeyecek kadar kanıksanmışlık arz ediyor

tüm insanlarca....

ben de onlara karıştım/ alıştım)


Ezeli ve ebedi olduğu yetmezmiş gibi

EDEBİ bir kin var içimde. 

Bastırılmış duygularımın en dibinde...

Kime karşı, neye karşı kinlenmişim Fİ tarihinde, hatırlamıyorum.

ama yürek çatlaklarımdan sızıyor öfkem 


Ağız dolusu küfürler etmek istiyorum.

babası meçhul anlamında bir küfürle başlayıp 

anasını da atlamadan 

tüm sülalesine dokunsun istiyorum içimdeki kinin lekesi.

Hak ediyorlar işte

küfürlerimin yönelme hal eki almış sahipleri...


uymadı- 

uyduramadım.

şairin kastettiği anlamları taşıyamadı şiir.


                Damla - 2007 

BEN - II-

 Mekanım cennet midir

Ölü müyüm yoksa diri miyim?

yoksa cehennemin ta kendisi miyim?

belki de kendi cehennemini gözlerinde gizleyemeyenim.

Bilinenim, bilenim, bilenenim...

Çok bilinmeyenli bir denklemim.

BEN

ezeli hayatların edebi karmaşalarını sözcüklerinde taşıyan

geleceğe uzatılan bir köprü de değilim.

Ne bir mesajım var insanlığa 

ne de bir amacım var hayatta.

Anı yaşamak isteyen ama 

anıları biriktirirken an'ları kaçıran bir bilmezim.

Ne tükenmez kalemle yazılıyorum

kalıcılık amacıyla

ne de kazınmışım taşlara çivi yazısıyla

Alfabem haç harfli, kaç harfim sessiz, kaçı sesli....

hangi gün hangi sebeple başladım bilmem 

ama yazıldıkça ilerleyen bir cümleyim

                damla 2023





Dönüş/üm

 

haftalar sonrasında 

evden çıktığımda

güneş tenime değdiğinde 

bedenim reaksiyon gösterirse

ruhum alışamadığını hissederse

biliyorum ki geçici bir durum bu

elbet, dakikalar ilerledikçe

nefes alabileceğim.


23 Haziran 2006

Ayılmak



Aynı duvarlar arasında
ayrı dünyalar girdabında 
zaman akıp gidiyor ama
ben aynı masalda sıkışıp kaldım

Masallar mutlu biter, derler
ben bitişe hala varamadım. 

Kötü cadı ne elma verdi 
beni uyutmak için
Ne de şişmanlatıyor beni 
yemek için

Acılarım içimde büyüyor
Cadıdan daha çok yaralıyor yaşayamadıklarım.

Çıkrıkların iğnesi elime batmıyor
ama odamın duvarlarına bakmak
baktıkça aynı noktada sıkışmak 
canımı acıtıyor. 

Zaman uçup gidiyor
ben fark edemiyorum
Görmemek için, hissetmemek için 
Yüz yıl uyumak istiyorum
Ama geceler oluyor
Ben bir damla uyuyamıyorum

Karanlıkta duvarlar
Sanki daha bir üstüme geliyor
Gün doğmayacak sandığım anda
Yatağımda acıdan sızmış bedenim
sabahın ilk ışıklarıyla yine ayılıyor.

Ayılmak masalın en acı yerinde
ayılmak kötü cadıyı beklerken
ayılmak umut etmeyi unutmuşken
daha bir can yakıyor. 

19 Haziran 2006 
Damla

3 Mart 2023 Cuma

DAMLA-SIZ/MIŞ

 Damla sızmış ruhuna

aşkın, sevdanın damlası

damlamış, damlamış

tüm ruhuna yayılmış


Damlasızmış bir başka yürek

Damla gidip o yüreğe sığınmış

Sızmış kalmış bir köşede

Damlayınca ayılmış/uyanmış


            20 Aralık 2008

YOR/UM/SUZ

 Hayra YOR gördüğünü

Hep güzel şeyler UM

mutSUZ olmamak için

S.İ.S.

 sİz

isimSİZ 

silüetler...


Sizin 

içinİze 

Sis; 

sessiz, izinsiz 

sinecek.


Siz 

isimlendirdiğinizde 

silebileceksiniz,

içinizden,

sesinizden.

    30 Ekim 2004

Ben ve Sen

 


Arayışların çıkmazı,

            çıkmazın tam ortası

                                Ben.


Bilinmezim, bilinenim, bilenim...

                Aranmazım, çıkmazım..

                                       Sen.


                                          25.11.2008

Sebeb-i Kalış

Yalnızlığımın başkenti oldu İstanbul

ve nereye gitmek istesem

benimle taşındı hem şehir hem kalabalığım.

o yüzden hiç gidemedim.

                            03.03.2023

?

yalan -cı bir güneşti parlayan

bir vardı, bir yoktu...

aşk kadar yakıcıydı, aşk kadar uzak

üzerine şiirler yazılırdı

kurulu düzenleri alt üst ederdi rüzgarı

hayatlar -ı yok ederdi kayboluşu

acıya alıştırırdı insanoğlunu

mahkumdur teninde yanılsamasını hisseden

                        21 Mart 2007

27 Şubat 2023 Pazartesi

Sözyaşlarım 2

 Ölümüm...

Ben susuyorum

Sen görmüyorsun

Onların umurunda değil


sözcüklerimin duvarlarında yankılandığı gözyaşı odalarımda

            kayboluyorum

Kayboluşlarım fark edilmiyor. 


Ay, odalarıma doğmuyor.

Ay, yüreğime dolmuyor.

Ben eriyorum...

Sen bakmıyorsun.

 

Gözlerin takılsa bana

            yüreğim sana akacak

Kurtuluşum olacak/sın

Onlardan beklentim yok.


Şubat 2004

Sözyaşlarım 1

 -I-

Sözcüklerimi yoğunlaştıramadığım zaman 

            gözyaşlarım birikiyor.

Suskun çığlıklar akıtıyorum

            sessizliğimin boş odalarına.

Senden kaçıyorum

Onlardan kaçıyorum

Benden kaçıyorum


Kalbimi hüzün odalarıma kapatıp 

            boğuluyorum sözyaşlarımda

Cesedim kırmızıya dönüyor

Gözlerim içime dönüyor

Karanlık

Yalnızlık

Kırgınlık

Düşsel boyutun soğuk yazlarında üşüyor ölümüm.

Şubat 2004 Kadıköy




24 Şubat 2023 Cuma

İtiraf ediyorum

 

Ülkede 6 Şubatta yaşanan deprem hepimizi çok etkiledi.                                                                                Hepimiz ülkenin yarısının birkaç dakikada nasıl yok olduğunu gördük.                                                    Gördüklerimiz doğal bir afetten çok fazlası...

Sayılardan ibaret olan canların cenazesi...                                                                                                      cenazelerin inançlarına, ritüellerine uygun değil de alelade, rastgele defnedilmesi (keyfi bir durum değil bu elbet. felaket ne kadar büyük bir boyutta ki yetişilememiş. Çoğunun kimliği bile tespit edilememiş.)....  parçalanmış bedenler... yakınlarının cenazelerini bile bulamayanlar..                                                  Kaybolan insanlar. kaybolan çocuklar. o çocukların yaşadıkları.. o çocukların korkuları... 

Ooooff bunların hepsi zaten travmatik değilmiş gibi afet sonrası yaşanılanlar.                                              Sıralamak bile istemiyorum burada.    

Biz ne ara bu kadar korkunç olduk? 

99 depreminde de duyduklarımızı yine duyduk, fark: artık bir sosyal medya olduğu için daha çok kişiden daha çok şey duyuyoruz. 

Günlerdir kontrolü elimden bırakmamaya çalışıyorum, yaşanılanların korkunçluğunun farkında olmama rağmen dehşete kapılmamaya çalışıyorum. İkizlere yaşanılanları süzgeçten geçirip söyledik, izlettik. Bilsinler neden normal olmadığımızı, neden normal olmamamız gerektiğini.

Yas tutmamız gerektiğini ama o anda takılı kalmayıp önce kendimizi sonra çevremizi bilinçlendirmeye çalışmamız gerektiğini. Dayanışma ile oradakilere faydalı olabileceğimizi, elimizden ne geliyorsa yapmamız gerektiğini...

Anne bizim evimiz güvenli mi diye sorduklarında ne diyeceğimi bilemedim, onları korkutmamaya çalışarak açıkladım. Güvenli olduğunu düşünüyoruz ama olası bir yıkım anında neler yapmamız gerektiğini vs vs vs

Bunları onlarla konuşmak da bana korkunç geliyor. Doğru kelimeleri seçmek, onları korkutmamak, bilinçlendirmek için elimden geleni yapıyorum.

 Ama itiraf ediyorum çok korkuyorum. Depremlerden değil sonrasından korkuyorum. 

Sonrasında çocuklarıma yetişememekten korkuyorum. Onları koruyamamaktan korkuyorum. 

Bana bir şey olursa onlara ne olacak diye korkuyorum. Söylemeye bile korktuğum o korkunç şeyleri... insanların günlerdir yaşadıkları şeyleri yaşamaktan korkuyorum. 

Sağlıklı değil ve  bu bir girdap farkındayım. Bir süre sonra bu anki gibi hissetmeyeceğim onun da farkındayım. 

ama şu an elimde değil, yapamıyorum. 



18 Ocak 2023 Çarşamba

Uyumaz mı bu insanlar?

 




                            Resim: Edward Hopper

Saatten haberi yok mu bu insanların.
Kapatacağız, uyarımı da ciddiye almadılar. 
Bitirseler son içeceklerini de gitseler. Uykuları gelmedi anladık da yarın sabah gidecek bir işleri de mi yok? Onlar gidince daha ortalığı temizleyeceğim.  Şu ışık da beynime beynime işledi... Saat üçü geçti. Şunun şurasında birkaç saat sonra yeniden açacağım dükkanı ama henüz kapatamadım bile.. 
Eve gidecek kadar halim de yok. Ortalığı toparlayıp soyunma odasında uyurum herhalde. 
Offf, of... bitmedi konuştukları. 
Elle tutulur bir konuya da değindikleri yok.
Anlaşılamıyormuş kadın. 
Kendini anlaşılmaz sanmıyor mu böyle ünlü tayfası, ruhum daralıyor. 
Anladık biraz entelektüelsiniz, üç beş de kitap taşıyorsunuz gittiğiniz ortamlara (yani okuduğunuzdan da emin değilim ya..) Şu gizemli, havalı haller de cabası. 
Adam da kadını dinliyor gibi görünüyor ama duyduğunu sanmıyorum anlattıklarını kadının. Kadını avlama peşinde desem pek oralı da değil, kesik kesik kısa cümlelerle geçiştiriyor. Kaç saattir sigaranın birini söndürüp birini yaktı. 
Haydi yahu, hesabı ödeyin bari. Kasayı kapatıp sayım yapayım siz çıkana kadar. 
Bak şu yalnız adam, daha ilk "Kapatacağız." dememde ödedi parasını. Gerçi onun da pek kalkası yok.
Ne yazıyorsa saatlerdir ara bile vermedi. Son kahvesi de buz gibi oldu, yazmaktan fırsat bulamadı içmeye.  Başım da tuttu zaten. taa öğlen bir iki lokma yemiştim. Şu ışık da beynime beynime... ooof.

Dur; bir kere daha sesleneyim: kapatmak üzereyiz hesapları toparlayalım ,diye. 


16 Ocak 2023 Pazartesi

BEN - I-

 En büyük çıkmazım..

Ben.

Ne ilerleyebiliyorum ne kısalıyorum bende.

Başka bedende ben olsam adımlarım hızlanır mıydı diye düşünmeden edemiyorum.

Bildiğim şu ki:

Bende bir şey var bana ait olmayan, ben olmayan... 

o rahat vermiyor bana. 

Satır arası sözcüklerden oluşan sözlük dışı duygu içeren bir cümleyim.

Ne büyük harfle başlanmış ne de imlası olan bir cümle.

Öyle tek satırlık değilim

Paragraf dolduran bir cümleyim.

Ne bağlaçlarım var benim ne de satırbaşım.

Öyle pat diye başlanmış, 

uzadıkça uzamış eksiltili bir cümleyim işte...

Ne tanım yapıyorum herhangi bir şeyi

ne de tanımlanabiliyorum sözcüklerimle.

Kitaplara girememiş henüz 

ama sayfaları kirletiyorum hayatımda.

Kirletirken arınan bir tezatım ben aslında.

arındıkça eksiliyorum ya... 

eksildikçe de artıyorum kendime.

Ne siyasi içerikliyim 

ne de dini bir söylenceyim.

Film senaryosu olmaz benden ama kendi senaryomun ilk cümlesiyim.

Oynanmak için yazılmamış uzun bir tiradın nefes alınan noktasındayım

Müsamerelerde heyecandan unutulan o cümleyim sahnede..

Tek nefeste okunamam

tek bir anlam içermem.. 

her göze aynı görünmem...  

her seste işitilmem...

çoğu kez kendi sesimle bile dile gelmem

 işte öyle alelade, kendi halinde bir cümleyim.

Alelade dedimse basit bir cümle sanmayın beni.

Girişik birleşik, içiçe girmiş hallerimle miting alanlarında çığlıklarla duyabilirsiniz beni bazen

bazen de şehrin göbeğindeki bilboardlarda salınır sözcüklerim.

Ama en çok boğaza yansımayı severim.

Mehtabı arkama alıp köprünün altından sulara serilirken aşıkların diline teğet geçerim.

Bazen çiğdem kokulu narin bir cümleyken bazen de bir fahişenin ter kokan teniyim.

Siyahtan beyaza evrilse de sözcüklerim

ben özünde kıpkırmızı bir cümleyim. 

Ne bir şehre aitim ne de bir yüreğe demirlemişim

Koordinatlarım yoktur benim

iç içe geçmiş karıştırmıştır birbirine meridyen ve paralellerim.

Bitki örtüsü ya da herhangi bir örtü değildir karakteristiğim

Ulaşılamaz, uzlaşmaz bir değişkenim.

Kararsızlığım bile bir karardır benim

Söz dinlemem, uslanmaz bir cümleyim.

bir yudum suya nasıl muhtaçsa insanoğlu

ben de öyle muhtacım yazılmaya.

satırlara döküldükçe suretim

anlamlandırıyorum/ anlamlanıyorum

yazılıp yüzleşince kendimle

huzursuz buluyorum huzursuzluğumdan

önce kıyılara vuruyorum dalgalarla sonra içime çekiliyor taneciklerim. 

Kendimi anlamlandırdım ya 

anlaşılma kaygısından uzak bir cümleyim

Yerine göre özne, yerine göre nesne, yerine göre tümlecim.

sesli harfllerim ve sessiz harflerim ayrıştığında birbirinden yeni bir dünya keşfederim.

Bilinmeyen dillerde şekillenir

konuşulmayan bir dilde seslenirim


----devamı gelecek------



 


13 Ocak 2023 Cuma

kim/se/sizlik/ten

 çekip gitti bir gün

yollar yakın gelince 

yalnızlık elbisesinden başka

belirsizliği aldı yanına bir de...

dört yanı ıssız

her yanı karanlıktı gitmeden.

gitmekle aydınlanır mıydı 

yüreğindeki tenhalık

bilinmez... 

ama umutlarını cebine

gözyaşlarını düne koyup 

çekip gitti o gün.

kent ağır gelmişti besbelli

tüm yükünden sıyrılmak istedi

sorgusuz sualsiz

çekip gitti birden o gün

hiç kimse bilmedi neden gittiğini

yahut gittiğini.

Ocak 2004

Beyin ölümüm gerçekleşti

 Öfkeyle parçalanmış bir fotoğraf gibi duruyor mazi beynimin acıyan yerinde.

Bir türlü bir araya getiremiyorum parçalanmışlıkları...

Çoktan çözülmüş aralarındaki düğüm, yeniden bağlamak neredeyse imkansız.  

Bin parçaya bölünmüş bu yaşanmışlıkların her birini nasıl tutarım bin kolum yok ki benim.

Debelenip duruyorum

dün bugün ve yarın ortasında...

tanımadığım yarından korkuyorum,

dünü hatırlayamıyorum.. 

kafam öyle karışık ki. bugünü de ondan yaşayamıyorum. 

Sözüm gözümde büyüyor, kulaklarımda uğulduyor sesin.

Yüreğime çöken gecelerin kanayan yarası sıcak.

kırmızıya bulanmış anılarım kanıyor bedenimin her yanından. 


Yürüyorum, yürüyüşüm yoruluncaya kadar, yollar ayrılıyor, yollar kesişiyor

yollar insanların arasından geçiyor, yollar insanları ayırıyor... 

insanlarda hep telaş, hep kargaşa kimse kandan anılarımı fark etmiyor. 

kazara gözleri gözlerime değenler ise görmezden gelmeye dünden hazır bendeki kederi. 

Yürüyorum, yürüdükçe yorulmak yerine morarıyor elbisem, morarıyor saçlarım... anılarım...

bedenimdeki sıcaklık tükendi. anılarım tazeliğini kaybetti. 

Ne insanları görüyorum artık ne da acıyı hissediyorum.. 

üzülmüyorum da... 

Gözlerimin çoktan sönmüş  feri.

Her yer artık gri.

kalbim belki ara ara atıyor ama beyin ölümüm gerçekleşti. 

2003 Aralık /2023 Ocak

Neredeyim?

 Düşte miyim,

gerçekte mi?

Yoksa ikisinin arasındaki

o ince çizgide mi?

Sözde öznelik yapan

sözde öznellikten uzak

"biz diye tanımlanan bir şarkının

son dizesinde miyim?

yoksa

durmadan tekrarlanan

durdurulmalardan uzak

ağızdan ağıza dolanan

nakarat dizesinde mi?

Ne dündeyim 

ne gelecekte...

ben bugünde bile değilim?


11.11.2003 -İstanbul

6 Ocak 2023 Cuma

Sonlu öyküler


Sen, ben, martılar ve Kadıköy
ayrılmaz parçasıydık bizim öykümüzün.
Gençlik işte,
Sonsuza kadar süreceğine inanırdım öykümüzün.
sayende öğrenmiş olduk ki 
sonu varmış her öykünün.
 

4 Ocak 2023 Çarşamba

Gri

 

Üst üste yığılmış beton bloklar

 ve o bloktan evlerde yaşayan kalabalık yalnızlar kadar

 griyim bugün. 

21 yıldır aynı yatağı paylaştığım adam bile beni anlamazken

etrafımdaki sahte dostların beni anlamasını beklemiyorum. 

Yıllarca ben bile görmezden geldim beni, bendeki eksikliği, onun eksiltişlerini...

Sustum.

Yok saydım. 

giderek yok olmanın kaçınılmaz ağırlığını tüm hücrelerimde yaşadım. 

Ben, bende ağırlaştıkça başkalarında hafifledim. 

Güçlü kadın dediler arkamdan yahut yüzüme... 

Ne dertlenir oldum ne söylenir oldum eşe dosta. Güçlüyüm ya bende dert ne gezer!

Duyulmadığımı sandığım anlar da oldu... duyulmak istemediğim anlar da... 

ve duymak da istemiyorum artık. 

Hislerim de düşüncelerim de farklılaştı yıllar içinde... 

Beklentilerim de....

Şehir hatlarında arka koltuğumda oturup instagramın keşfet sayfasındaki 2-3 saniyelik videoları 

birbirinin peşi sıra izleyen sinir bozucu kadın gibi kaydırıp

geçer oldum anları, olayları, insanları... 

Herkes, her şey; birbiri ile bütünlüğü olmayan anlamlı- anlamsız 

ama anlık keyif verici videolar kadar değerli benim için. 

Nasıl ki otobüsün bir sonraki durak anonsları,

 o durakta ineceklerin dikkatini çekiyordu sadece:

beynimin iç odalarında yankılanan bir sonraki başlık da 

o an ihtiyaç  hissedenlerin algılarında seçiliyordu. 

Ana başlıklarımın altında kaç alt başlık kaç maddede anlatmıştım da kendimi 

anlamasını beklediğim anlamamıştı.. 

Gerisi anlasa ne yazardı!


Damla- 30 Aralık 2022




Çocuk Aklı


Her zamanki saatinde geldi babam eve bugün.

Beti benzi atmış, keyifsiz...

- Müjdemi isterim baba! Asgari ücret 8.500 olmuş, dedim.

Babamın yüzü iyice düştü.

- Ben gidip un alayım, dedi annem.


Damla Güler Öztürk

Ada Ruhu

vapurdan indim ya Bostancı'da

üstüme çöktü şehir

yürümekte zorlandım

ayaklarıma dolandı 

gözlerim karardı kalabalıkların çığlıklarında


Neyse ki...

saçlarıma sinmiş ada havası 

ve silinmemişti ada ruhu parmak uçlarımdan..


30 Aralık 2022


en çok okunan

Günyüzü

 Kütüğüne kayıtlıların  kalp sızıları ilee ters orantılıdır  adı Günyüzü'nün.  Boz, buruk, yorgun taşlarını kırıp Yeni betonlar diktiler...