25 Eylül 2019 Çarşamba

Arkadaşlık Üzerine

   

Arkadaşlara daima önem veririm ben. Arkadaşlarım olmadan keyif alamam yediğimden, yaptığımdan. En yakın arkadaşım da kardeşimdir. Kimine tuhaf gelebilir ama biz kardeşliğimizin keyfini arkadaşlığımızla çıkarırız. Kardeşimden başka onlarca arkadaşım var benim. Hele eskiden yüzlerce desem mübalağa olmaz. 
Yıllar ilerledikçe arkadaşlarım da arkadaşlık anlayışım da değişti. Arkadaş sayımın değişmemesi beklenemezdi dolayısıyla. 
Avuç içi kadar öğrenci evlerinde dünyalar kadar geniş, dopdolu sohbetler, dönülmez yollar sandığımız ama bugün düşündüğümde evin önündeki yol kadar tanıdık yollar; çözülmeyecek sandığımız(!) dertlerimiz, sonsuz hayallerimiz, ne yaşanırsa yaşansın tükenmez umutlarımız vardı bizim. Şarap içer, çekirdek çitlerdik; pis yedili/pişti oynardık tüm gece. 
Sabaha doğru gün doğumundaki serinliği yüzümüzde hissedip gerçek dünyaya dönmek için yürüyüşe çıkardık. Kahkahalarımız iç içeydi gözyaşlarımızla. Aynı bahçenin çiçekleri gibi aynı suyla beslenirlerdi. 
Hiçbirimiz bir diğerinin mutsuzluğu ile keyiflenmezdik.  
Ayak kaydırma nedir; iftira, entrika nedir hiç bilmezdik. 
Hayatlarımız da harçlıklarımız da üç aşağı beş yukarı aynıydı. 
Devletin verdiği geri ödemeli bursu hiç geri ödemeyecekmişiz gibi rahat rahat harcar,  bursumuzu alır almaz doldurduğumuz "aylık akbil"lerimizle İstanbul'un altını üstüne getirirdik. 
Arkadaşlık deyince üniversite yıllarımdan bahsetmem normal mi?
Üniversitede çok sağlam arkadaşlıklarım oldu. Hala görüştüklerim de var aralarında. Çok özlediklerim. Şansa bir araya geldiğimizde dün ayrılmış kadar keyifli söyleştiğim yıllardır görmemiş kadar sıcak sarıldığım insanlar var. Çok şanslıyım. Dostluk mertebesine geçmişler onlar demek ki...
Onlar dışında şu an ismini bile hatırlamadığım arkadaşlarım oldu. Bir Ankara- ODTÜ gezisinde tanıştığım bir Fransız bir arkadaşım vardı. Çağrışım oyunu oynamıştık birkaç arkadaş yol boyu. Türkoloji okuduğu için kolay anlaşıyorduk yoksa ben Fransızca bilmiyorum :)) "Çok hızlı konuşuyorsun, yavaş ol anlamıyorum." derdi. Yıllar sonra öğrencilerim de bana "Hocam yavaş, yazarken yetişemiyoruz." derlerdi. 
Cemrelerin üçüncüsünün düştüğü bir akşam da sevdiğim bir arkadaşım da konuşurken gözlerinin içine bakmamı istemişti. Gerçeklik sorgusu, diye adlandırıyordu. O gün bugündür insanlarla konuşurken dikkat ederim gözlerinin ta derinine bakmaya. Hala acaba gerçekleri soruguluyor mudur insanların gözlerinde bilmiyorum. Kim bilir belki sadece beni keklemiştir :) 
Bir arkadaşımla da kitap okur, okuduğumuz kitap üzerine yazardık sayfalarca. O arkadaşlar iletişimimiz koptu belki ama ben hala saklarım o yazılarımızı. 
Denizde kum... bende arkadaştı bir zamanlar dedim ya..
Şimdi mi?
Şimdi beni ben yapan, bana kendini katan arkadaşlarım var. Beni üzenler, beni düşünmeyenler, bana kıymet vermeyenler umurumda bile değil. Benimle olmak isteyenler için her çabam. 
Ötesi Allah'a yakın olsun. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

en çok okunan

Günyüzü

 Kütüğüne kayıtlıların  kalp sızıları ilee ters orantılıdır  adı Günyüzü'nün.  Boz, buruk, yorgun taşlarını kırıp Yeni betonlar diktiler...