28 Eylül 2019 Cumartesi

Ciddiye Alma Hastalığım Var Benim

"Ciddiye alma" hastalığım var benim. Haddinden fazla ciddiye alma.
Tanımadığım, bir daha asla görmeyeceğim insanları bile fazla ciddiye alıyorum. Kaldı ki eşimi, dostumu, arkadaşlarımı, iş arkadaşlarımı, tanıdıklarımı...
"Aman olsun be!" , "Bir şey olmaz." , "Boş ver!" diyemiyorum yahu.
Hiç diyemedim zaten de yaş aldıkça sanki daha bir diyemez oldum.
Boş veremediğim için de ciddiye alıyorum.
Giderek büyüyor içimde, her boş veremediğim. Hele ki tartışmasal boş veremeyişler kahreder oldu beni. Eskiden bu kadar değildim. Evet, oldum olası sevmem gerginlikleri, tartışmaları, dilemmaları... Şimdilerde ise sevmemenin ötesinde artık; gerginlik anında söyleyemediklerim beynimde büyüyor, büyüyor, migren olup çatlatıyor beni.
Beni düşünmeyip kıranları bile kırmamaya çalışmalarım... Onların umurunda olsaydım böyle yapmazlar diye düşünürken ya yanlış bir şey söylersemler...
Saçma...
Çünkü inceldiği yerden kopsa umurunda olmayacaklar için kalbimi ağrıtmaya değer mi hiç?
Değmediğini biliyorum ama yine de içimi kemiriyor sustuklarım. Sakinleşmem için çığlıklarca ağlamam gerekiyor. Ağlamalara da gelemiyorum, dayanamıyor artık bedenim. Gözlerim şişiyor, burnum kızarıyor, migrenim başlıyor, tansiyonum oynuyor...
Büyüdükçe ergenliğe dönüyor hislerim. Pınar bir gün demişti "İlkokul öğretmenleri hep çocuk kalır sen de liseliler ile takıla takıla ergen kalacaksın."
Ne doğru bir tespit.
Ergen hislerinden nasıl kurtulur insan?
Çok sıkıldım, çok.
Boş vermek istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

en çok okunan

Günyüzü

 Kütüğüne kayıtlıların  kalp sızıları ilee ters orantılıdır  adı Günyüzü'nün.  Boz, buruk, yorgun taşlarını kırıp Yeni betonlar diktiler...